gel de yazma…

Standart

uzun zaman sonra ilk kez  bugun icimden yazmak geldi.

birinci nedeni bugunku Galata gezim digeri ise okudugum kitapta bahsi gecen birr konuyu arastirirken rastladigim asagidaki yazi.

herseyin bir nedeni var işte! Tanrı mesak yolluyorsa yorumlamasini bilmek lazim… 

 http://www.arkitera.com/haber/12480/gecmisin-modern-mimarisi—1–kadikoy

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Galata_Kulesi
esasen karakoye gecis nedenim Salt Galata müzesi merakimdi. iyi ki de gitmisim. onunla ilgili olarak da bu baglantidan bilgi alabilirsiniz. 

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/SALT
Simdi aklimda kalan diğer bir mekansa galata mevlevihanesi … neden oraya gidip de bulmadim gormedim orayi … demek ki zamani gelmemis… elbet sirasi gelecek! 

Kılıç Ali Bey Köşkü ve zamanda sıçramalar

Standart

An itibariyle, okuduğum kitabın etkisiyle Kılıç Ali’ nin Erenköy’ deki evinin daha doğrusu köşkünün izlerini araştırma merakı uyandı içimde.

Google hazretlerine yazdım bakalım vira Bismillah diyerek. Bu tarihi eser sayılabilecek Kazasker’deki evin 1983 yılında bir yangına kurban gitmiş olduğunu öğrendim.

http://emlakkulisi.com/1983-yilinda-tarihi-kilic-ali-pasa-kosku-tamamen-yanmis/342789

Ardında beynimde bir şimşek çaktı. Hemen elim rahmetli Müfit Ekdal’ ın Kapalı Hayat Kutusu Kadıköy Konakları kitabına gitti.

Ve bu kitapta 346. sayfada Kılıç Ali Bey Köşkü başlıklı yazıyı gördüm. Ama bu köşk sanırım benim kitapta okuduğum( Füreya, Ayşe Kulin) köşk değil.

Çünkü, Erenköy deki köşk Atatürk ‘ ün ölümünden sonra Kılıç Ali Bey’e moral olsun diye taşındıkları bir yer.

Ama Müfit Hoca’nın bahsettiği köşk ise Atatürk ‘ün hakkında çıkarılan idam kararına şahit olmuş bir ev.

Ve bu araştırmalar sırasında gördüm ki çok ünlü bir inşaat firması da Kılıç Ali Köşkü adını verdikleri bir proje ile Kazasker de aslına uygun olarak yeniden yapılandırılmış.

Şimdi şöyle bakıyorum da tarihi kişiliklerin yaşamış olduğu evler, köşk ve konaklar mimari olarak tarihi eser kapsamına alınabiliyor. Peki ya biz sıradan vatandaşlar neden kendi tarihimiz, varoluşumuz, büyüdüğümüz yerlerin yerle bir oluşuna seyirci bırakıldık. Deprem kuşağıydı, güçlendirdik, onardık binaları falan demesin kimse; zira 3 katlı binaların 15 olduğuna da şahit olduk… Yaşım daha genç muhtemelen o büyük İstanbul depremini de yaşayacağım. Umarım o depremden sağ çıkarım da bu dediklerimi yutmak zorunda kalırım. Aksi halde zaten Türkiye yine 20. yüzyıla geri döner.

 

Ali Gazi Baba

Standart

https://tr.wikipedia.org/wiki/Erenk%C3%B6y,_Kad%C4%B1k%C3%B6y

https://youtu.be/63tlBxEXeLI

Herşeyi anlıyorum. Her türlü inanca saygım sonsuz. İnsan ruhuna huzur veren herşeye saygım sonsuz. Ama o türbe artık işlek bir caddenin tam ortasında kalmış. Acaba niye tam oradan yol geçirmek isteği doğmuş? Gerçekten merak ediyorum. Bir de mezarlığın kenarlarında sivri çıkıntılar da var. En azından oval bir tasarımla zarar görmesi ve araçlara zarar vermesi önlenemez mi?

EV DEMEK…

Standart

Soruyorlar şu yeni binaları neden sevmiyorsun diye. Nesini seveyim? Tamamen görüntü kirliliği! Tamam belki tek tipçilik gibi olacak ama bence kentsel dönüşüm sürecinde yapılan evlere bir standart getirilmeliydi. Ve hatta belki çok ütopik gelecek ama tüm İstanbul peyderpey yıkılıp enine genişleyen kısa boylu apartmancıklar yapılmalıydı. Tabi ki mülkiyet problemleri söz konusu olacaktır. Ama deprem bölgesinde olan ve yok olmasıyla tüm ülke ekonomisini ve hatta geleceğini etkileyecek en kritik kent olan İstanbul ancak bu şekilde kurtarılabilirdi. Estetik olarak da çok güzel bir görünüm yakalanırdı. Eski evler de aslına uygun olarak restore edilse oh mis!

Her ne kadar olaya pragmatik olarak yaklaşmaya çalışsam da, yaşanmışlıklara her türlü saygı duyan biri olarak eski konak tarzı müstakil evlere dokunulmasına tahammül edebileceğimi sanmıyorum. Mesela, alt tarafı 23 yılımı geçirdiğim eski evimizin oraya taşındığımızdan beri belki 6 kere bile gitmişliğimiz yoktur. Orası hatıralarımdaki gibi kalmalı; acısıyla tatlısıyla. Ama kalamayacak, zira bizim site dev bir şantiye sahası olmuş durumda! Hele hele anneannemin yazlığına en son 15 yıl evvel gittim. Ne kadar istesem de gidemedim, hatta belki de aynı sebeple gidemedim.

Velhasıl binalar sadece beton yığınları değil yaşamlarımız, komşularımız, beşeri sınırlarımız, özelimiz. Ne olurdu sanki şu evler gibi kalsaydı tüm İstanbul daki evler. Ne olurdu yine geniş aile ile birlikte yaşansaydı. Hoş tabi ben post modern geniş aile ile büyüdüğüm için şanslıydım.

Şimdi muhabbet küreselleşmeye, liberalleşmeye, bireyselleşmeye doğru ilerliyor. Ama demek istediğim şu küçük olan her şey çok güzel ve estetiktir. Mesela hiç çirkin bebek göreniniz var mı ? O kadar çokuz ve o kadar büyük apartmanlarda yaşıyoruz, o kadar yer kaplıyoruz ki nefes alacak bir yerimiz kalmadı.

Belki gene Müge uçtu diyeceksiniz ama evler yada beton yığınları çoğaldıkça sevgi de ne kadar azaldı, mutluluğa yer kalmadı! Bir de bu durum sosyolojik olarak da bir düşünme fırsatı veriyor insana, soruyorum İstanbul’ da yaşayıp da komşusuyla kentsel dönüşüm, mantolama, asansör kanunları konusunda kavga etmeyen kaldı mı ?

NOT: 

Bu fotoğraflarda gördüğünüz evler işe giderken trafik illetinin bize dayattığı yeni ve kestirme yollar bulma yaratıcılığı sayesinde, Bostancı da tren yoluna paralel yolda keşfedildi. Ne zamandır fotoğrafını çekmeliyim diye içimden geçirirken geçen hafta içinde fırsat bulabildim. Bu arada tren yolumuz da ayrı bir şantiye sahası olarak şehrin göbeğinde öylece duruyor. Hatta inşaat firması çalışmasını durdurduğu sırada bizim burada tren yolunda büyük bir göl oluştu. Martılar, kuşlar faydalanıyor en azından …

 

Sürgünde Yeni Perde: Fikirtepe

Standart

Sevgili patronum, amatör fotoğrafçı Metin Ofluoğlu geçtiğimiz günlerde emeğinin meyvelerini toplamaya başladı.

Kentsel dönüşüm sürecinde Fikirtepe’ yi, Fikirtepeliler gözünden görmemizi sağlayacak eşsiz fotoğraflarını, tüm fotoğrafsever ve İstanbulseverlerin beğenisine sunmaya başladı.

İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği (İFSAK) tarafından düzenlenen bu sergi 17 Kasım 2015 tarihine kadar İFSAK Galeri’ de meraklılarına açıktır.

Sergi ve konuyla ilgili Kadıköy Gazetesi’ nin röportajını da sizlere sunmak isterim.
http://www.gazetekadikoy.com.tr/haberDetay.aspx?haberID=7728

Fotoğrafın hayatı durdurma, anı kaydetme ve zaman tünelinde özgürce gezebilme imkanı verebilen bir nimet olduğunu bildiğimden; gün geçtikçe kentsel- rantsal dönüşümlerin insanları yok hükmüne getirdiğini gördüğümden ve bu projenin ne kadar uzun bir çalışmanın, emeğin ürünü olduğunu bildiğimden ve biz İstanbulluları böyle bir sergiyle, böyle bir farkındalık projesiyle tanıştırdıkları için İFSAK ve üyelerine teşekkür ediyorum.

Deklanşörünüze sağlık !

Kalamış- Kartal

Standart

Uzun zamandır yazmadığımı fark ettim. Üstelik yazma ve gezme hevesimi de kaybettiğimi söyleyebilirim. Ama asla anı biriktirme huyumdan vazgeçmedim. Neyse sadete geleyim. Yakın zamanda kardeşimle beraber mükellef bir Kadıköy turu yaptık. Moda Bomonti’den çıktık yola Feneryolu’na kadar yürüdük. Aslına bakarsanız içimdeki sıkıntı geçmiş değil. Yani Kartal’a kadar yürüsem anca geçerdi. Biz de şöyle yaptık; bir gün dinlenip Kartal’ da daha önceden görmüş ve hayran olmuş olduğum kuyulu, bahçeli, sıralı müstakil evleri bulmak için evden çıktık. Ancak bahse konu evleri değil de başka kuyulu bir ev bulduk resmini çektik. Bu vesileyle de Kartal sahilde yürüyüş yapmış olduk çok şükür… Kadıköy- Kalamış gezisinde aklıma bir soru takıldı, Neden Kalamış’ta Münir Nurettin’in bir büstü veya heykeli yok, acaba var da biz mi göremedik ?! Ve bir de çıkarımım oldu Fenerbahçe orduevinde sahildeki dev salıncaklarda otururken hep düşünürdüm sol taraf bostancı tarafı da sağ taraf neresi diye? Kadıköy Moda tarafıymış bu gezi sayesinde anlamış oldum. Bu blogu oluşturmaya başladığımdan beri en büyük eksikliğimin fotoğraflardaki evlerin,köşklerin veya konaklarının tam konumunu bildirmemem olduğunun farkındayım. Ancak bunun en büyük nedeni resmini çektiğim bazı evlerde birilerinin yaşıyor olmasıdır. Ve takdir edersiniz ki her eve gidip evinizin fotoğrafını çekebilir miyiz diyemeyiz. Ayrıca aklıma takılan bir diğer konu da Maarif civarındaki Özoğuz apt. oldu. Acaba Athena grubunun Özoğuzları ile bir alakası var mıdır ? Resimlerin arasında benim ve kardeşimin fotoğrafları veya çeşitli hayvanları da göreceksiniz. Veya konudışı dükkanları. Ama unutmamak gerekir ki tarih yazılacaksa dekor ve figüranlar da müdahil edilmelidir. Kalamış ve Kalamış parkında bulunan Aslı Nemutlu heykelinin hikayelerini de bu linklerden okuyabilirsiniz; http://www.haberler.com/milli-kayakci-asli-nemutlu-nun-heykeli-kalamis-5533378-haberi/ http://akincimehmet44.com/2011/11/05/kalamis-ve-yakin-cevresi/Fotoğraf1159Fotoğraf1160Fotoğraf1161Fotoğraf1162Fotoğraf1163

Allah rahmet eylesin…

Fotoğraf1164Fotoğraf1165Fotoğraf1166Fotoğraf1167Fotoğraf1168Fotoğraf1169Fotoğraf1170Fotoğraf1171Fotoğraf1172Fotoğraf1173Fotoğraf1174Fotoğraf1175Fotoğraf1176Fotoğraf1177Fotoğraf1178

Bir zamanlar kazanmayı çok istediğim okul…Fotoğraf1179Fotoğraf1180Fotoğraf1181Fotoğraf1182Fotoğraf1183Fotoğraf1185Fotoğraf1186Fotoğraf1187Fotoğraf1188Fotoğraf1189

Bu dükkan açık olsaydı tüm günü burda geçirebilirdim….Fotoğraf1190Fotoğraf1191Fotoğraf1192Fotoğraf1193Fotoğraf1194Fotoğraf1195Fotoğraf1198

Hmm tımarhane varsa ben de varım…

Fotoğraf1199Fotoğraf1200Fotoğraf1201Fotoğraf1205Fotoğraf1206Fotoğraf1207Fotoğraf1208Fotoğraf1209Fotoğraf1210Fotoğraf1211Fotoğraf1212Fotoğraf1213Fotoğraf1214

Dereağzından Moda ya  bakış…Fotoğraf1215Fotoğraf1216Fotoğraf1217Fotoğraf1218Fotoğraf1219Fotoğraf1220Fotoğraf1221Fotoğraf1222Fotoğraf1223Fotoğraf1224

Allah rahmet eylesin…

Fotoğraf1225Fotoğraf1226Fotoğraf1227

Yer Münir Nurettin Cad. ama heykeli yok ?!

Fotoğraf1228

Issız bir sokaktaki değişik bir bahçe çiti dizaynı….Fotoğraf1229Fotoğraf1230

Fotoğraf1231 Marina…Fotoğraf1232bendeniz…

Fotoğraf1233Fotoğraf1234

Çocukluğumuzun mekanı 😀

Nur içinde yatsın büyükbabacığım 😥

Fotoğraf1235Fotoğraf1236 Orduevinden kaçan ördek askerlr… Bu gidişle bitmez bunların askerliği 😀Fotoğraf1237Fotoğraf1238Fotoğraf1244

Kartal’dan harika bir sokak görünümü…Fotoğraf1245Fotoğraf1246Fotoğraf1247Fotoğraf1248 Kuyulu ev 😀

Fotoğraf1250Fotoğraf1251Fotoğraf1252Kartal manzarası…Fotoğraf1253Fotoğraf1254

Kartal’daki boğaz köprüsü :D:D

Fotoğraf1143 Olsa da içsek 😀Fotoğraf1145Fotoğraf1148Fotoğraf1149Fotoğraf1150Fotoğraf1151Fotoğraf1154Fotoğraf1155Fotoğraf1156Fotoğraf1157Fotoğraf1158 Defalarca önünden geçip de fotoğrafını çekemediğim kilise…

Goztepedeki o ev !

Standart

Geçenlerde dedemi ziyaret ederken fark ettiğim, eve donusumde de internette araştırip hakkında pek birşey bulamadığım ve içime dert olan bu güzel evin resmini facebookta üyesi olduğum bir grupta görünce küçük dilimi yutacaktim!!!!

Bu hadise bana su lafı hatirlatti; Arzu ettiğin şeyler, beklemekten vazgeçtiğin anda gerçekleşir. Bu, hayatın "sen bakarken soyunamıyorum" deme şeklidir.

Ne doğru değil mi !

Sarıca Köşkünde üzücü vaka !

Standart

Tarihi köşkün yolu çöktü, kadın kuyuya düştü – Posta

image
Tarihi köşkün yolu çöktü, kadın kuyuya düştü – PostaTarihi köşkün yolu çöktü, kadın kuyuya düştü. Kadıköy’de oturduğu tarihi Sarıca Köşkü’nün bahçesinde yürüyen 85 yaşındaki Mehveş Sarıca, yolun çökmesi sonucu a…
www.posta… üzerinde görüntüle Yahoo ile önizle

Bir de Mehveş hanımın sağlık durumundan bahsetseler ne iyi olacakmış !!!

Mustafa Mazhar Bey Sokaktaki ev

Standart

Mustafa Mazhar Bey sokaktaki bu güzel ev şu anda bir anaokul olarak kullanılmakta.

Gönül isterdi ki okuduğum kitabın yardımıyla geçmişini de sizinle paylaşayım.
Ama o muhit o kadar evrim geçirmiş ki- hala evrim geçiriyor malum kentsel dönüşüm var- kitapta bahsi geçen herhangi bir evin, apartmanın veya herhangi bir noktanın bulunması mümkün değil.

Bu yüzden sizinle sadece bu güzel iç açıcı evin şu anki halini paylaşabiliyorum.
Ama evin hikayesine aşinaysanız değerli katkılarınızı da bekliyorum…

Şu güzelliğe bir bakin

Standart

Alman Konsolosluğu Yazlık Sefareti binasiymis. Saffet Emre Tonguç sayesinde öğrendim. Gerçekten çok asil duruyor! Kim bilir bu asalet timsali binalardan kaç tane daha vardır ve kim bilir neler görüp neler geçirmiş, ne büyük bizlere şahitlik etmişlerdir. Acaba bu ahir omurde biz de kaç tanesini görüp belgeleyecek, kaçının hikayesini ogrenebilecegiz !

Erenköy deki evlerden biri…

Standart

Nurettin ali berkol sokaktaki güzel evcagiz… Kim bilir kimler yasar icinde. Ah ahh her onunden gecisimizde içim giderdi doğrusu… Bir de adını unutup durduğum bir ev vardır Şenesenevler de, işte o da benim aklımı başımdan hep almıştır…1 2 3

Naçizane bir saptama

Standart

Anadolu yakasının birçok semtinin, sokağının adı sanı hep bir doktor ismiyle anılır. Buna sebep de anadolu yakasının sayfiye olarak görülmesi, temiz havası, bol yeşillik olmasıyla mı alakalı acaba? Hem de genelde bu doktorlar akıl hastalıkları mütehasısı oluyor, bu da mı tesadüf ?

Bknz. Mazhar Osman
Bknz. Fahrettin Kerim Gökay

Filizli Köşk

Standart

Bir de Feneryolu civarlarında var olan Filizli köşk adını çok duyardım. Araştırayım dedim.

Ve karşıma ilk çıkan siteyi paylaşmak isterim:
http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27deki_mill%C3%AE_saraylar

İkincil olarak bulduğum bilgiler çok daha doyurucuydu;

genel_8212013_4_53_43_pm.jpg?width=184&height=184&format=jpg&mode=stretch

II. Abdülhamid`in (1876-1909) Başkâtib`i olarak Yıldız Sarayı`nda görev yapan Tahsin Paşa`ya ait olan yapı, 19. yüzyılda saray ileri gelenlerinin yazlık olarak kullandıkları bir yöre olan Göztepe`dedir.

19. yüzyılın son çeyreğine ait olan Filizli Köşk, genel olarak dönemin beğenisi olan Art-Nouveau özellikler taşımasına karşılık, birkaç kez el değiştirdiğinden dolayı kimi yerlerde bu özelliğini yitirmiştir. Üç katlı ve orta sofaya açılan yan odalardan oluşan planıyla geleneksel Türk Evi Planı`na sahip olan yapı, restore edilmiş ve Türk Parlementerler Birliği sosyal tesisi olarak hizmete girmiştir.

Ataşehirdeki köşk

Standart

Bu köşk de Sunay Akın’ınmış. Ataşehir civarlarında Önünden gelip geçerken merak ederdim araştırınca karadeniz yemekleri yapan bir yer olduğunu da keşfettim.

Bağdat caddesi turu ve sorular

Standart

Bugün de yolum bağdat caddesine düştü. Haliyle oralarin değerleri de aklima düştü!

Mesela bağdat caddesinin adi nerden geliyor, tas mektep sokaktaki mektep hangisi, bostan tüccari kim, catananin arkasındaki köşk kimlere ait ???

Acaba bu sorularima cevap bulabilir miyim ?

1962 yılı Anadolu yakası

Standart

Bir bağlantı paylaşacağım, ancak kaç kişi görüntüleyebilir bilemem. Bunun için paylaştığım videonun içeriğinden kısaca bahsetmek isterim.

Videomuz 1962 yılının Anadolu yakasını (tren hattını) ve nihayetinde de Haydarpaşa garını konu alıyor. İlgilenenler “Ver elini İstanbul” filmini bulup izleyebilirler.

Bahsettiğim kısımsa filmin ilk 5 dakikasında.

Sükunetine hayran kaldım bizim yakanın.

Bir de ister istemez aklım banliyölere takıldı; ne zaman başlayacak bizim banliyö seferlerimiz ?!

Evler, ruhlar ve eskici!

Standart

Bu sabah dedemin Göztepe’deki evine uğradık. Ara sokaklardaki köşkleri, evleri görünce köşk,konak hayranlığım depreşti.

Öncelikle tren istasyonuna paralel giden yoldaki biri özel bir dershaneye ait olan, diğeri de o sokağın başındaki,Fehmi Ekşioğlu okulunun çaprazındaki sokağın hemen başındaki,köşkler benim dikkatimi celbetti.
Daha sonra da Göztepe Çakıl sk. taki bir köşk…
En son da aklıma yazın soktuğum, Kartal’daki kuyuları olan yan yana 3-4 müstakil evler …

Ama bir tek Kartal’daki evleri bulamadım. En kısa sürede bulacağım ! Eğer tabi yıkılmadılarsa :S

Çoğunun hikayesini bilmiyorum. Merak etsem de bulabilir miyim bilmiyorum!
Ama onların varlığı bana ‘ bak senden evvelde insanlar bu şehirde yaşamış’
hissini veriyor. Bi nevi garanti bu. Hiç kimse ölünce kentteki izlerini kaybetmemiş.

Ve sanırım ben de bunların çetelesini tutmaya bayılıyorum.

Yaşıyorsunuz eski ruhlar !

Kadıköy 2015

Standart

Bu haftasonu kardeşimle aniden Kadıköy gezmesi planı yaptık. Gittik yemek yedik, muhabbet ettik, eskileri yad ettik.Mühürdar tarafına doğru yürüyünce zaman makinesi geriye doğru çalıştı. 20 yıl evveline gittik. Orada kalabilmek ne mümkün !

Rıhtıma doğru dönünce güzelim bir köşk yerine kondurulan ucubik oteli görünce 2015 e geri geldik tabi ki…

İşte bu günden görüntüler;

Anneannemlerin eski evi … Altta da o evin camindan izlediğimiz sokak! Hatta adı da Hacı Hüsammış. (Bir de elim titremeseymiş ne güzel olurmuş)

Fotoğraf0699 Fotoğraf0700 Fotoğraf0701 Fotoğraf0702 Fotoğraf0703 Fotoğraf0704 Fotoğraf0705

Teşekkür ederim canım… Biliyorum ki yalnızlık Allah’ a mahsus!

Fotoğraf0706

Fotoğraf0707

Fotoğraftaki fotoğraf çeken ablayı da çözemedim. Acaba nerede kullanacak resmi? Beğendiği için mi yargıladığı için mi çekti? Neyse ne! Bir zamanlar bu otelin yerinde çok güzel bir köşk vardi … Kesinlikle o halini tercih ederim.

Fotoğraf0708 Fotoğraf0709 Fotoğraf0710

Bir de vosvos akını vardı rıhtımda. Duyarlı vosvosseverler Özgecan için bir araya gelmişlerdi.

Fotoğraf0711 Fotoğraf0712 Fotoğraf0713 Fotoğraf0714 Fotoğraf0715 Fotoğraf0716 Fotoğraf0717 Fotoğraf0718 Fotoğraf0719 Fotoğraf0720 Fotoğraf0721 Fotoğraf0722 Fotoğraf0698 Baylan’ a uğradık ayıptır söylemesi 🙂

İntasim Erenkoyum 🌈🌁

Standart

Bana bunlarla gel internet … Çünkü ben seni arşiv halinle seviyorum….

Erenköy krokisinde okunabilen yazılar şunlar; 12- Hasan Bey mülkü, Hasan Bey tarla vre binaları, 10- Zihni Paşa Camii, 9- Fevzi Bey Büyük Parkı, 13- Gar Bahçesi, 11- Hasan Bey Konağı ve Bahçesi, 14- Ziya Bey Konağı… En üst sağda numarası kadrajda bulunmayan parsel: İbrahim Bey Konağı…

Kardanbul !

Standart

Evet efendim İstanbul bu sene kara ziyadesiyle doydu. Bulunduğum çevrelerden çeşitli kar manzaralari sunmak istiyorum. Biraz Ataşehir biraz Atalar … Yazik bütün atalar donmus …

Yok esas bana yazik , usuttum zaar !

Ah bre felek!

Standart

Büyük olasilikla önceden paylasmisimdir. Ama olsun bu da arsivimde dursun. Aklimda kalmiyor bari burada kalsin! Sadece günübirlik rutinler degil vefat edenlerin yüzleri, sesleri, biten dizilerin müzikleri ve bilhassa kotu hatiralar bi gelip bi gidiyorlar iste… Keşke istediklerinizi aklimizda tutabilsek hatta haddini asacagim belki ama sevdiklerimizi hep hayatta tutabilsek! Kim bilir onlar orada ne yapıyorlar ne hissediyorlardir ! Biz bi kişiden ayriliyoruz ölümle ama onlarda hayatlarındaki herkesten herşeyden mahrum kaliyorlar. Ah ah gazisi da acilar içinde vadesinin dolmasini bekler durur!! Ama bre felek soylettin yine beni!!!!
http://www.sozcu.com.tr/2015/gunun-icinden/yillar-oncesinden-istanbul-fotograflari-716205/

Kadıköy’ de Kış Başkadır…

Standart

Kadıköy’ de kış başkadır…

Yine en sevdiğim yerdeyim. En sevdiğim evin, en sevdiğim köşesinden camdan dışarıyı izliyorum. Arkamda, salonda ise bayram telaşı. O zamanlarda bayramların ismi yok bende. Ramazan nedir kurban nedir bilmiyorum .

Baktığım yol yokuş yukarı. Toprak yol derlerdi sanırım. Annem hep derdi Moda’ ya çıkar o yol diye. ben de belki bu yüzden belki de oraya gelirken o yolu kullandığımızdan bir başka severdim o yolu izlemeyi.

Bir çarşıdan bahsedilirdi. Babam, dayım ve eniştem o çarşıya gider, fırından baston ekmek alır, yeşillik alır eve dönerlerdi. Anneannem harika yemeklerinden yapardı. Herkes sofra başına toplanır yer içer muhabbet ederdi.

Yıllar geçti artık maalesef anneannem aramızda değil, o bahsettiğim anneannemin evi diş hekimlerinin muayenehanesi oldu.

Ama ne o evin, ne de o karşıdaki yokuşlu yolun güzelliğini unuttum.

Büyüdüm ve o yoldan olmasa bile kaç yokuşlu yoldan sonra bir yerlere vardım.

Fakat hiçbiri Moda’ ya vardığımdaki huzuru vermedi. Ben Moda’ da doğmuşum. Bilmiyorum inanır mısınız ama bence toprak çekiyor insanı. Orası, yani Moda asla yaşlanmıyor, yıpranmıyor. Anılarım da yıpranmıyor. Ben büyüdükçe onlar kalbime kök salıyor.

Kadıköy körlerin ülkesi olabilir ama benim cennetim olarak yer etti kalbimde. Belki de verdiği eşsiz huzur ile kör ediyordur insanı, olamaz mı ?

Hele ki kışları ! Nedense bambaşka gelir bana. Sanki baharda yazda Kadıköy yok benim için. Kapalı, yağmurlu, karlı günler benim için Kadıköy havasıdır.

Belki bunun nedeni Moda ile ilk kez baş başa kaldığım o gündür. Lise ikinci sınıfın sömestr tatilindeydik. Sebebini hatırlamıyorum ama çok yürüyesim vardı o gün. Hava soğuk moğuk dinlemeden attım sokaklara kendimi. Moda sahile indim. Aheste aheste yürüdüm bir aşağı bir yukarı. Yağmur çiseliyordu. Ama Kemal’in yerindeki merdivenleri tırmandıkça hava karardı. Yağmur kara döndü. Hem de lapa lapa. O manzara hala aklımda. Rüya gibiydi. Sanki hava beni sakinleştirmek, mutlu etmek için çabalıyordu. Oldum, mutlu oldum o manzaraya şahit olduğum için. Sokakta yaşasam kimbilir kaç tane eşsiz İstanbul manzarasına şahit olabilirdim demiştim kendi kendime.( Belki İstanbul aşkım o zamanlar fitillenmişti.) Bir daha böylesini göremem demiştim.

Yıllar sonra keşke yanımda fotoğraf makinesi olsaydı demiştim. Kelebek Etkisi filminin etkisiyle o ana dönebilmeyi de umutsuzca dilemiştim. Kimbilir kaç kar kış geçti ama hiçbiri değil de o manzara kaldı aklımda…

Bir de lisenin ilk yılında yağan karı unutamıyorum. Karşı apartmandan bir abla da okuyordu benim lisede. Bir gün onun babası, bir gün benim babam götürüyordu bizi okula. Bir keresinde babaannem rahatsızlanmıştı. Sabah okula götürme sırası da babamdaydı. Bizi okula bırakıp oradan babaannemi hastaneye götürecekti.

Evden çıktık, arabanın yanına gittik ve şok ! Ön cam buz kesmiş. Kapılar imkan yok açılmıyor. Haydi bi fasıl apartmanın altındaki bakkallardan sıcak su istersin. Döker, açılmasını beklersin. İlk badire buydu. İkincisi de ayrı komikti. Okula, yani Erenköy Kız Lisesine giden altgeçitten tam çıkarken arabamız durdu! Nedenini hatırlayamıyorum. Komşu kızı ile derse geç kalıyoruz, babaannem hasta, araba bozuk, yerler cam kesilmiş, trafiği de biz kestik mi ! Tam bir korku filmi mübarek !

Yapacak fazla birşey yoktu. Babam ite kaka bir yere yanaştırdı, dörtleri yaktı, servisi bekledi. Babaannem sağolsun başka bir komşumuzun sayesinde doktoruna gidebildi. Biz de komşu kızıyla kol kola girip, düşmeden okula gidebildik.

Bir de ortaokuldayken servisten çıkıp okula girmemize engel olan kırmızı bulutlu dolu maceram da vardır.

Belki düşünsem daha bir sürü mevsimsel macera hatırlayabilirim !

Benim gibi genç birinin bu kadar çok hikayesi oluyorsa, acaba büyüklerimizde ne maceralar vardır dedim ve en yakınımdakilere sordum.

 

Kayıhan Gönentür kimdir, Kadıköy ile ne zaman tanışmıştır?

1936 Ankara doğumluyum. 1955 senesinde Endüstri Meslek Lisesinden mezun oldum. O seneler içinde, yani 1955-61 yılları arasında profesyonel futbol ile uğraştım. Ankara Güneş Spor ve Hacettepe takımlarında oynadım.

25 yaşına kadar Ankara’da yaşadım. Sonra 7 sene Karadeniz Ereğli’sinde elektrik formeni olarak çalıştım. Sonra Ankara’da abimle ortak olarak kolej işletmeciliği yaptım. (Özel Gönen Koleji)

Daha sonra iş değişikliği nedeniyle Ankara’dan İstanbul’ a göç ettik.  General Elektrik fabrikasında elektrik formeni olarak çalışmaya başlayıp 1992 yılında kadar Motor  ve Bakım müdürü olarak emekli oldum.

Fakat  sonra1992 yılında Superfresh Kerevitaş firmasında çalışmaya başladım. Fabrika teknik müdürü olarak Avcılar tesislerinde 1999 yılına kadar çalıştım. Daha sonra eşimin hastalığından dolayı aktif çalışma yaşamımı sonlandırdım.

Yani bu durumda 43 senedir İstanbul’da , Kadıköy’de yaşamaktayım. Önceden Mühürdar’da şimdilerde de Göztepe’de  ikamet etmekteyim.

Aslında Kadıköy ile tanışmam babamın rahatsızlanması ve doktorunun tebdili hava önerisinden sonra oldu. Deniz havası alması gerekiyordu ve bu sebeple 1967’ de, Mühürdar’ a yerleştiler. Bizim de Kadıköy serüvenimiz böylelikle başlamış oldu.

Kayıhan Bey ayrıca iyi bir Türk sanat müziği dinleyicisimiymiş. Her türlü sportif faaliyetleri yakından takip etmeye çalışıyor, belgesellere ilgi duyuyormuş. Özellikle de teknik mevzulardaki (elektrik- mekanik) belgesellerini izliyormuş.”

Peki Kadıköy sizde neler çağrıştırıyor, zihninizde nasıl bir çerçeve çiziyor?

Kadıköy deyince Mühürdar’ da oturduğum , Moda civarında oturduğum için oralardaki çay bahçeleri ve oralarda seyrettiğim manzaralar aklıma geliyor. O güzellikler adeta aklıma kazınmış!

kyn4

Yine Kadıköy deyince Kadıköy Vapur iskelesinden Sultanahmet’i , Marmara’yı izlediğim güzel günler aklıma geliyor. Zira, işim gereği Kadıköy’den Karaköy’e geçmem gerekiyordu. Haliyle çokça güzel hatıralarım oldu bu kısa seyahatler sırasında.

Kadıköy meydanından Haydarpaşa Garını seyretmek zaten olağan üstü bir zevkti.

Yani kısacası, Kadıköy benim için sakin, dinginlik, huzur veren bir yuva …

kyn1

Kayıhan Bey samimiyetle ilklerini de paylaşıyor bizimle…

1971 yılında İstanbul’ a geldiğimde ilk kez tramvayı Kadıköy’ de görmüştüm. O zamanlar Kadıköy- Fenerbahçe tramvayları faal vaziyetteydi. Tramvayla yaptığım yolculukların keyfini unutmam imkansızdır.

En çok hangi mekanlarını seversiniz Kadıköy’ün?

Önceden de dediğim gibi Moda’nın çay bahçeleri, Haydarpaşa Garını çok severim. Ama mesela Tarihi Çarşısını da hiçbir markete, AVM’ ye değişemem doğrusu. Hele Çarşı içindeki kiliseleri çok severim. Büyük hatıraları vardır bende.

kyn2

“ Bunların yanında Karacaahmet Mezarlığında, annesi, babası ve sevgili eşinin yatmakta olduğunu ve bu sebepten ailesi için ulvi bir yerinin olduğunu da eklemeden edemiyor.”

Malum artık önümüz kış, sizin de unutamadığınız kış serüvenleriniz olmuştur herhalde?

Olmaz mı !

Bunlardan bahsederken aklıma başka bir hatıra daha geldi. 1955’ te Ankara’ da futbol oynadığım seneler İstanbul’a, Macaristan- Türkiye maçını seyretmeye gelmiştik arkadaşlarımla. O kadar sert bir kış olmuştu ki Boğaz’da buz kütleleri oluştu.  Eskiler mutlaka duymuşlardır o kışı. Hatta o buz kütlelerinin üzerinde fotoğraf çektirenler dahi oldu.

Maç tehir edildi. 5 gün sonra oynandı. Türkiye tarihindeki en iyi skorlarından birini aldı. Dolmabahçe’den Kadıköy’ e, o çetin şartlara rağmen motorlarla döndük. O gün dönüşte içtiğim o çayın tadını ve neşemizi hiç unutamam.

1971’ de Ankara’ dan geldiğimde, oranın sert, eksilerde ölçülen kışlarına alışık olduğum için ve o sene İstanbul’da kış mülayim de geçtiği için eşimle çok şaşırmıştık. Bize burası Antalya gibi gelmişti. İki sene daha böyle geçti. Ve biz de sandık ki hep böyle gidecek!

73,74,75 yıllarında çok sert ve kar yağışlı, soğuk havalarla karşılaşınca yanıldığımızı anladık.

kyn3

Bir gün de işe giderken bir macera yaşamıştık.  Karaköy’ e geçerken yoğun sisten etkilenmiştik. Dümen kilitlenmiş, önümüzü göremiyoruz, olduğumuz yerde kalmışsız. Bir süre sonra ziller çalmaya başlamıştı. Hatta, yolculardan bazıları da “Adalar’ a mı geldik yahu! “ diye panik olmuşlardı. Meğer, sisli havalarda zil çalındığını bilmiyorlarmış.

kyn5

Biraz da bayramlardan bahsedelim. Günün anlam ve önemine binaen aklınıza kazınan bir Kurban bayramını anlatır mısınız?

Mühürdar’ da oturduğumuz senelerde, sanırım 1975’ler civarı, kurban bayramında bir kıvırcık koyun almıştık. Bahçemize bağlamıştık. Kesime götüreceğimiz gün; koyun elimizden kaçtı, duvarı aştı. Çok canlı, hareketli bir hayvandı da üstelik. Biz de peşine düştük, Moda burnuna kadar kovaladık. Yine karlı soğuk bir gündü üstelik. Hatırladıkça gülerim o halimize.

Bir Kadıköylü olarak, yeni gelişmeleri de yakından takip ediyorsunuzdur. Sizce kentsel dönüşüm gerçekten samimi bir girişim mi?

Eski, yıpranmış binaların hatırasından başka bir özelliği yok. Deprem açısından da risk yaratıyorlar. Bu sebepten yıpranmış binaların yenilenmesine taraftarım şahsen.

Ama Osmanlı’dan, eski zamanlardan kalan binaların seyrine de doyum olmuyor açıkçası. Belki o estetiği bozmamak için aynen restore edilmesi güzel bir çözüm olabilir.

Erenköy Fizik Tedavi Hastanesinin bahçesindeki köşk de restore ediliyormuş sanırım. Hastane olarak kullanılacakmış.

Mimarisi aynen korunarak restore edilen binalar hem daha estetik hem de  daha sağlam oldukları içi olumlu bakıyorum bu sürece.

Kayıhan Bey hatıralarını böylelikle bizlerle paylaşmış oldu. Ben de bu vesileyle dedemle çok güzel bir gün geçirmiş oldum. Okkalı birer kahve içtikten sonra teşekkür ederek ayrılıyorum yanından.

Ve aklımda kalan bir cümle oluyor, her yaşınla her şartta güzelsin be Kadıköy !

Müge Ergin

16.10.2014

1914541530503419030115

İstanbul’un meşhur zatları…

Standart

Şehirler sırf gezilecek görülecek mekanlarıyla anlatılmamalı. Zira, eserleri, binaları inşa edenler de insanlar.

Şehre bir şekilde elini sürenler, bir şekilde ufak da olsa değiştirenlerden bahsedilmedikçe kent tarihinin sunumu eksik kalır.

Bu düşünceden hareketle İstanbul’un ünlülerini ve hatta semtlerin ünlülerini yad etmeden anlatmak büyük bir hata olacaktı.

Araştırma yaparken aşağıdaki linkte mevcut bilgilere rast geldim.

http://www.edebiyadvesanatakademisi.com/forummesaj/408-istanbul_uskudar_kadik%C3%B6y_beykoz_ve_diger_ilceleri.html#_ftn7

Bu araştırma konusunu burada kesmek istemiyorum. İlerleyen zamanlarda benzer paylaşımlarla bu konuyu işlemeyi planlıyorum.